“Dünyadaki sermâyenize çok dikkat edin ve bilin ki ahıretteki sermâyeniz de bu olacaktır.”
“Zühd; kalbi mal yerine, onu yaratanına döndürmektir.”
“Kim Allahü teâlâyı bilirse, gam ve keder içinde olmaz.”
“Eshâb-ı kirama hürmet etmiyen kimse, Muhammed aleyhisselâma imân etmiş olmaz.”
“Şükür, ni’meti değil, ni’meti vereni görmektir.”
“Sevgi; zevkte şaşkınlık, saygıda ise hayranlıktır.”
“Allahü teâlâ, Davûd aleyhisselâma vahy gönderdi ve “Ey Davûd! Zikrim zikr edenlerin, Cennetim ibadet edenlerin, kâfi olmaklığım tevekkül edenlerin, ni’metimin çoğalması şükür edenlerin, rahmetim iyi işler yapanların, ünsiyetim müştakların ve ben, muhiblerime mahsûsum” buyurdu.”
“Afiyet; dînin bid’atten, amelin afetten, nefsin şehvetten, kalbin kuruntudan kurtulması demektir.”
“Muhabbet da’vasında bulunup da başkası ile meşgûl olan, dost ile alay etmiş olur. Muhabbet makamında iş oraya varır ki, kendinden bile haberi az olur ve Hak ile bekâya kavuşur. Zîrâ, O’ndan başkasının muhabbeti kalbde olursa, tevhîd ve muhabbet sırrı gönül tahtasına yazılmaz.”
“Hürriyet, kalbin hür olmasından başka birşey değildir.”
“Cehennemlik olmanın alameti; Allahü teâlânın rızâsı için bir fakîre bir parça ekmek vermemek. Fakat nefsin isteklerini tatmin etmek için, bir ziyâfete yüz altın harcamaktır. Cennetlik olmanın alâmeti ise bunun tam tersidir.”
“Tasavvuf; tam olarak beş duyu organını günahlardan korumak, her nefes veriş ve alışında günah işlememeye dikkat etmektir.”
“Bir şahıs ne zaman mürid olabilir?” sorusuna şu cevabı verdi: “Seferde ve hazarda hâli hep aynı olan kimsedir. Yalnız olduğu zaman da, başkalarının yanında olduğu zaman da aynı davranışlar içinde olandır.”
Ebû Bekr-i Şiblî (r.a)