anqeL
Paylaşımcı Üye
- Katılım
- 28 Eyl 2023
- Mesajlar
- 1,087
- Tepki
- 86
Psikiyatrik âcil durumların yalnızca hastadaki davranış bozulduğuyla değil,aynı zamanda bu davranışın başka kimselerde yarattığı anksiete ile de ilgili olduğunu kabul etmek gerekir.
Panik nöbetleri ve fazla şiddetli olmayan akut anksiete,özellikle hastalık fobisi ya da belli bir somatik anksiete belirtisi gösteren hastalarda (örneğin,çarpıntı veya psişik dispne),âcil durumlar yaratabilir. Hekim,hastayı yakından tanıyorsa,telefonla telkin yoluyla onu yatıştırması yeterli olabilir. Bu arada,panik nöbetinin geçeceği (ki her zaman geçer) ve hekimin bu durumun niteliğini anladığı da belirtilmelidir. Eğer evde uygun bir sedatif varsa,hastaya stat dozda tavsiye edilmelidir; bu amaç için,200 veya 300 mg sodium amilobarbiton özellikle etkindir. Hekimin hastayı hiç tanımaması durumunda,genellikle evine giderek ciddi bir organik hastalığın mevcut olup olmadığını kontrol etmesi gerekir. Hastanın bir psikiyatri kliniğine yatırılması ender vakalarda doğru bir yoldur. Ancak hastanın yakınlarının baskıları nedeniyle yahut hastayı «bir şeyler yapıldığı» konusunda ikna etmek amacıyla gerekebilir. Aile hekiminin çağrılmasını gerektirecek derecede şiddetli davranış bozukluğu yaratan neden akut entoksikasyon (alkol,amfetaminler veya LSD) ise,o zaman genellikle hastanın bir cankurtaranla hastahaneye sevk edilmesi gerekir. Bu gibi sorunları ev ortamında tedavi çabaları çok kere yalnızca sabahın erken saatlerinde hekimin yeniden çağrılmasıyla sonuçlanır.
İster hipomanik, ister şizofrenik olsun,akut psikotik eksitasyon durumları,hastaya parenteral fenotiazin (örneğin klorpromazin 50-100 mg intramüsküler) uygulanmasını ve cankurtaranla psikiyatri kliniğine sevkini gerektirir. Psikiyatri kliniğindeki nöbetçi doktorla telefon görüşmesi yapılarak gerekli kararlar alınabilir; yani hasta kliniğe gitmeyi reddederse,ertesi sabah hastahane görevlilerinin yardımıyla hastanın götürülmesi kararlaştırılabilir. Akrabalara da,bu süre içinde hastaya ağız yoluyla fenotiazin vermeleri tavsiye edilebilir.
İntihar tehditleri,yalnızca açıkça tehdit niteliği bile taşısa,ciddiye alınmalıdır. Hastaya sedatif uygulanır (örneğin nitrazepam 5-10 mg) ve kırk sekiz saat içinde psikiyatri polikliniğinden bir randevu alınır. İntihar girişiminde ise,hastanın derhal bir cankurtaranla hastahaneye sevki doğru olur. Çağdaş psikiyatrik yaklaşımda,intihar girişiminde bulunan bütün hastaların tıbbi ve psikiyatrik değerlendirmeden geçmeleri gerekmektedir; bu da ancak hastahane koşulları altında etkin bir biçimde sağlanabilir.
Adolesans dönemindeki psikiyatrik âcil durumlar genellikle «kötü davranışlarla» (yani geceleri eve gelmemek,uyuşturucu ilaçlar kullanmak,v. s.) Ve «kimlik bunalımı» denilen durumla ilgilidir (semptomlar,depersonalizasyon kişilikten uzaklaşma ve bazen de kişinin kendisini bir dış güç yahut mekanizma tarafından kontrol ediliyor gibi hissettiği pasiflik duyguları semptomlarıdır). Adolesantlarda görülen bütün problemler,hekimin hem hastayı,hem de hastanın ebeveynini dinlemeye çok zaman ayırmasını gerektirir. Uyuşturucu madde sorunlarında,hastanın bir kliniğe şevki gerekir. «kimlik bunalımında» ise,hemen her zaman bir uzmana başvurulması şarttır,çünkü bu sendromla şizofrenik bir hastalığı ayırt etmek güçtür.
Yaşlılardaki psikiyatrik âcil durumlardan kitaplarda genellikle söz edilmez,oysa hekim bu gibi sorunlarla her zaman karşılaşabilir. Bu durumların tipik örnekleri geceleri sokaklarda dolaşan yaşlı kadınlar,havagazı musluğunu açan ama ocağı yakmayan yahut evdeki çöpleri oturma odasının ortasında tutuşturmaya kalkışan yaşlı adamlardır. Alınacak en etkin tedbir, eve bir psikiyatrist çağırarak hastanın davranışının yol açtığı sorunları doğrudan doğruya ona göstermektedir.
Panik nöbetleri ve fazla şiddetli olmayan akut anksiete,özellikle hastalık fobisi ya da belli bir somatik anksiete belirtisi gösteren hastalarda (örneğin,çarpıntı veya psişik dispne),âcil durumlar yaratabilir. Hekim,hastayı yakından tanıyorsa,telefonla telkin yoluyla onu yatıştırması yeterli olabilir. Bu arada,panik nöbetinin geçeceği (ki her zaman geçer) ve hekimin bu durumun niteliğini anladığı da belirtilmelidir. Eğer evde uygun bir sedatif varsa,hastaya stat dozda tavsiye edilmelidir; bu amaç için,200 veya 300 mg sodium amilobarbiton özellikle etkindir. Hekimin hastayı hiç tanımaması durumunda,genellikle evine giderek ciddi bir organik hastalığın mevcut olup olmadığını kontrol etmesi gerekir. Hastanın bir psikiyatri kliniğine yatırılması ender vakalarda doğru bir yoldur. Ancak hastanın yakınlarının baskıları nedeniyle yahut hastayı «bir şeyler yapıldığı» konusunda ikna etmek amacıyla gerekebilir. Aile hekiminin çağrılmasını gerektirecek derecede şiddetli davranış bozukluğu yaratan neden akut entoksikasyon (alkol,amfetaminler veya LSD) ise,o zaman genellikle hastanın bir cankurtaranla hastahaneye sevk edilmesi gerekir. Bu gibi sorunları ev ortamında tedavi çabaları çok kere yalnızca sabahın erken saatlerinde hekimin yeniden çağrılmasıyla sonuçlanır.
İster hipomanik, ister şizofrenik olsun,akut psikotik eksitasyon durumları,hastaya parenteral fenotiazin (örneğin klorpromazin 50-100 mg intramüsküler) uygulanmasını ve cankurtaranla psikiyatri kliniğine sevkini gerektirir. Psikiyatri kliniğindeki nöbetçi doktorla telefon görüşmesi yapılarak gerekli kararlar alınabilir; yani hasta kliniğe gitmeyi reddederse,ertesi sabah hastahane görevlilerinin yardımıyla hastanın götürülmesi kararlaştırılabilir. Akrabalara da,bu süre içinde hastaya ağız yoluyla fenotiazin vermeleri tavsiye edilebilir.
İntihar tehditleri,yalnızca açıkça tehdit niteliği bile taşısa,ciddiye alınmalıdır. Hastaya sedatif uygulanır (örneğin nitrazepam 5-10 mg) ve kırk sekiz saat içinde psikiyatri polikliniğinden bir randevu alınır. İntihar girişiminde ise,hastanın derhal bir cankurtaranla hastahaneye sevki doğru olur. Çağdaş psikiyatrik yaklaşımda,intihar girişiminde bulunan bütün hastaların tıbbi ve psikiyatrik değerlendirmeden geçmeleri gerekmektedir; bu da ancak hastahane koşulları altında etkin bir biçimde sağlanabilir.
Adolesans dönemindeki psikiyatrik âcil durumlar genellikle «kötü davranışlarla» (yani geceleri eve gelmemek,uyuşturucu ilaçlar kullanmak,v. s.) Ve «kimlik bunalımı» denilen durumla ilgilidir (semptomlar,depersonalizasyon kişilikten uzaklaşma ve bazen de kişinin kendisini bir dış güç yahut mekanizma tarafından kontrol ediliyor gibi hissettiği pasiflik duyguları semptomlarıdır). Adolesantlarda görülen bütün problemler,hekimin hem hastayı,hem de hastanın ebeveynini dinlemeye çok zaman ayırmasını gerektirir. Uyuşturucu madde sorunlarında,hastanın bir kliniğe şevki gerekir. «kimlik bunalımında» ise,hemen her zaman bir uzmana başvurulması şarttır,çünkü bu sendromla şizofrenik bir hastalığı ayırt etmek güçtür.
Yaşlılardaki psikiyatrik âcil durumlardan kitaplarda genellikle söz edilmez,oysa hekim bu gibi sorunlarla her zaman karşılaşabilir. Bu durumların tipik örnekleri geceleri sokaklarda dolaşan yaşlı kadınlar,havagazı musluğunu açan ama ocağı yakmayan yahut evdeki çöpleri oturma odasının ortasında tutuşturmaya kalkışan yaşlı adamlardır. Alınacak en etkin tedbir, eve bir psikiyatrist çağırarak hastanın davranışının yol açtığı sorunları doğrudan doğruya ona göstermektedir.