Çekilip Kuytularıma Mum Yakacağım

Asrevya

Paylaşımcı Üye
Katılım
30 Eyl 2023
Mesajlar
1,532
Tepki
43
bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa; ‘kış’ dedim, ‘henüz gitmek için hazırlık yapmıyor’... yukarıya gri bir kilim sermiş gökyüzü, buzlarda çatırdıyor adımlarım... ‘kış’ dedim, ‘en az birlikte olmak istediğim, ama hep en çok karşıma çıkan’... renkli zarflarda içi boş kağıtlar ve üzerine var olup olmadığı bilinmeyen adresler... bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa; ‘çocuklar okulda’ dedim, ‘kızaklarına binip tepelerden bırakmıyorlar kendilerini’... vakit haylice erken, ben mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa.

Ceviz ağaçlarının yapraksız dalları altında yürüdüm. ‘Kış beni hep karamsar yapar’ dedim, ‘103 numaralı dolmuş da gidiyor işte, kavşaktan şimdi döndü’... eğilip yerden metal bir para aldım. Tam önümde bana parlıyordu.

‘kumbarana koy bunu Şiraze

sen biriktirmeyi seversin’

kuru yaprakları, çakıl taşlarını, rengarenk boncukları, sinema biletlerini, elişi kağıtlarını, htıraları, acıları, gözyaşını, sorulamamış soruları ,senden kalan sesleri, yaşanamamış paylaşılmışlıkları, birlikte harcamak üzere siyah deri cüzdanında biriktirilmiş zamanları ve hüznü… ve özlemi...

bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa; ‘siyah’ dedim, ‘herkesin üzerinden akan renk’... bir mektup da ‘yaz mevisimine postalamalı’... ‘renklerini topla da gel’ demeli... Sen de sıcağı seversin Şiraze; onun sevdiği kadar hep kaynayan bir neşeyle savrulurdun hayatın içinde yön seçmeden. Ben yüzüme kondurduğum hüzünle boyardım her şeyi. Bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa; sırf bir sebep üzre evden ayrılmış olmak için belki.

lombozların gerisinden bakmak benim tüm yaptığım. Yorucu... Tüm yüz hatlarını farkettirmeden inceliyorum karşılaştıklarımın. Tanıdık değil hiçbiri. Bu yüzden belki Şiraze, tebessüm etmiyorlar. bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa; ‘her kapıya bırakmalı bir mektup’ dedim. ‘gülümseyin kendinize’ diye başlayan.

Yağmur da başladı Şiraze. Rüzgarın en delisi beni buluyor yine. O an, ‘dünyayı karış karış dolaşsam’ diyorum kendime. Gülümsüyorsun... ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm. Dünyayı karışlamayı unutuyorum gözlerinde. Ucu seçilmeyen bir derya uzanıyor içinde. Engininde martılar dalgalanıyor. Jonathan Livingston, ‘en yüksek uçan martı, en uzağı görendir’ derken aralarında çığlık çığlığa dolanıyor: ‘Binlerce yıldır balık kafaları kovalayıp durduk, ama şimdi bir yaşama nedenimiz var; öğrenmek, keşfetmek ve özgür olmak...’ Gülümsüyorsun yine. Ne de çok yakışıyor gözlerine tebessüm. Oysa bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa... martılar dolan gözlerinde yitiverdim.

yağmur hızlandı, rüzgar da... ‘kış’ dedim, ‘çok azimli.’ Beni hırpalamak istiyor. Hırkamın içine gömülürken mektuplarımı aldım ellerime Şiraze. ‘Onları şimdi adreslerine doğru fırlatmalıyım’ dedim. Rüzgarın önüne savurdum bir bir. Uçtular... uçtular... uçtular... bugün mektuplarımı postalamak için çıktım sokağa; ben de takıldım köşelerine. En güzeli senin hiç gitmeyeceğini bilmek Şiraze. Biz yağmur da olsa, kış da... rügar da olsa, kar da... herdem Şiraze.

şimdi adımlarım ağırlaştı, dönme zamanı

dizlerimdeki ağırlık, ‘daha fazlası çok gelecek’ diyor

çekilip kuytularıma, mum yakacağım; her ne varsa birikmiş içeride dökeceğim orta yere

yeni mektup sayfalarına döküleceğim, akacağım tepelerden tepelere

tut beni Şiraze, yoksa karanlıklara emileceğim...

yağmur düşleri ile...

Ş İ R A Z E
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

Üst