Alim Şeyh M. Esad Efendi

anqeL

Paylaşımcı Üye
Katılım
28 Eyl 2023
Mesajlar
1,087
Tepki
86
Anne ve baba tarafından seyyid olan Esad Efendi, yüzbinlere varan müridleriyle bir dönemin zalimlerinin kalbine korku salmış, Menemen vakıasında dahli olmadığı halde idamla yargılanmış, müebbed hapisle tecziye edilmiş, oğlu idam edilmiş büyük bir zat-ı muhteremdir.

Şeyh Muhammed Esad Efendi

Şeyh Muhammed Esad Efendi, 1847 tarihinde Kürdistan'ın Erbil şehrinde dünyaya geldi. Hem baba hem anne tarafı seyyittir. Babası şeyh olduğu gibi dedesi de büyük bir şeyh olup Mevlana Halid-ı Bağdadi'nin Erbil halifesiydi. Babasının yanında iyi bir medrese eğitimi gördü. İlmini tekmil ettikten sonra 23 yaşlarında Taha el-Hariri'nin yanında tarikat eğitimi aldıktan 5 sene sonra hilafet aldı.

İSTANBUL'DA

Fatih medreseleri, dönemin en büyük medreseleriydi. Burada hocaların hocası yetiştirilirdi. Esad Efendi, bu medreselerde ünlü Fars şairi Hafız Divanı'nı ve Molla Cami'nin Lüccet-ül Esrar kitaplarını okuttu. II. Abdülhamid döneminde ünü her yere yayıldı. Meclis-i Meşayih üyeliğine tayin edildi. Fındıkzade semtinde bulunan Kelami Dergahı'na şeyh olarak atandı. Fakat kendisi Nakşiydi, bu dergah Kadiri tekkesi olarak hizmet veriyordu. Kısa bir zamanda Kadiri icazetnamesini aldı. Dergahta Nakşi ve Kadiri usullerine göre zikir meclisleri düzenledi.

SÜRGÜNDE

II. Abdülhamid tarafından memleketi Erbil'e sürüldü. Burada ilmi ve irfani faaliyetlerine devam etti. Meşrutiyetin ilanına kadar Erbil'de inşa ettirdiği tekkede hizmetlerini sürdürdü. Burada Mektubat adlı eseri ile bazı kitaplar kaleme aldı.

KELAMİ DERGAHI

Meşrutiyetin ilanı üzerine İstanbul'a geri dönen Esad Efendi, Kelami dergahını genişletti ve hizmetlerini burada sürdürmeye başladı. Kelami Dergahı, bütün sosyal tabakaları kucaklıyordu. Gelenlerin arasında yüksek idareciler, memurlar, zenginler ve halkın her sınıfından insan vardı.

MECLİS-İ MEŞAYİH

1914'te Meclis-i Meşayih üyesi olduktan kısa bir zaman sonra başkanı oldu. Meclis-i Meşayih; şeyhler konseyi anlamındadır. Tekkelerin işleriyle meşgul olan ve Meşihat Dâiresi tarafından kurulan bir teşekküldür. Görevi, tekkelerin tarikat usûllerine göre, idarelerini temin ve tekke şeyhliklerine faziletli ve aydın adamları seçip, tayin etmektir.

"SÜRRE EMİNİ"

Sultan Reşad'ın sevgisi ve güvenini kazanan Esad Efendi, "Sürre emini" olarak görevlendirildi. Sürre; içine para ve altın gibi şeylerin konulup, ağzı sıkıca bağlanan keseye denir. Tarihteki uygulamasıyla Surre, Osmanlı padişahlarının hac mevsiminden önce, İstanbul'dan Haremeyn'e oranın en ileri gelenlerinden en yoksullarına kadar herkese dağıtılmak üzere özel bir törenle ve alayla gönderdikleri para, altın ve armağandır.

CUMHURİYET DEVRİ

Kuvva-i Milliyeyi destekleyen Esad Efendi, Cumhuriyetin kuruluşuyla beraber tekke ve zaviyeler kapatıldığı için köşesine çekilmek zorunda bırakıldı. Polisler tarafından oturduğu evi sürekli gözetim altına alındı. Buna rağmen müntesibleri ve sevenleri onu yalnız bırakmadı. İlerlemiş yaşına rağmen baskılara direnmeye çalıştı.

MENEMEN VAKIASI

Nihayet 23 Aralık 1930'da Menemen vakası ile ilgili olarak tutuktandı. Menemen'e sevk edildi. İdamla yargılandı. İlerlemiş yaşından dolayı cezası müebbede çevrildi ve 24 sene hapse mahkum edildi. Oğlu Muhammed Ali Efendi, idam edildi. Kısa bir zaman sonra 4 Mart'ta vefat etti. Cenazesi ailesine verilmedi; bu da kendisinin büyük olasılıkla zehirletilerek öldürüldüğü kanısına sebep oldu.

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİYLE GÖRÜŞMESİ

Bediüzzaman Hazretleri ile arasıra görüşürlerdi. Bediüzzaman'ın talebelerinden birinin anlattıklarına göre bir görüşmede aralarında şöyle bir konuşma geçmişti. Bediüzzaman "Bundan kırk yıl kadar evvel Şeyh Esad Efendi kardeşim bana geldi. 'Kardeşim Said, tuttuğun bu yolu tarikatla birlikte devam edersen zamanın imam veya reisi olursun' dedi. Cevaben dedim: 'Kardeşim, öyle bir zaman gelecek ki, iman adet kabilinden sallantıda olacak. Biz hepimiz bugünden tezi yok imanî hüccetlerin gönüllerde yerleşmesi için birleşirsek, o zaman en faydalı, en lüzumlu vazifemizi yerine getirmiş oluruz."

YÜZBİN CIVARINDA MÜRİDİ VARDI

Esad Efendi'nin yüzbin cıvarında müridi vardı ve bunlar dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmıştı. Anadolu, Bulgaristan, Bosna ve Arnavutluk'ta müritleri olan Esad Efendinin en meşhur talebesi Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendiydi. Esad Efendinin bu gücünden korkup çekindiklerinden dolayı Menemen hadiseleriyle alakası olmadığı halde çıkan olayları kendisine mal etmişlerdi. Onu mutlaka ortadan kaldırmak istiyorlardı. Bazı tedbirlerin alınması gerektiğini söyleyen oğlu Mehmet Ali Efendiye şu cevabı vermişti: "Allah'ın takdiri neyse o olacaktır! Bana öyle geliyor ki, ok yaydan çıkmış ve hakkımızda karar alınmıştır. Yani tedbir zamanı geçmiştir."
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

Benzer konular

Üst