Asrevya
Paylaşımcı Üye
- Katılım
- 30 Eyl 2023
- Mesajlar
- 1,532
- Tepki
- 43
Belirli sıfatlar “the” ile birlikte toplumdaki belli bir grup insana hitap etmek için kullanılırlar. The+sıfat ile biz o sıfatın kapsadığı herkesten bahsederiz. Yapılar tekildir ama anlam olarak bir grubu kastederler.
Oysa the+sıfat+isim olarak kullanıldığında o sıfatın kapsadığı gruptaki herkesten bahsedilmiyor. “The old “ dediğimizde tüm yaşlılarla ilgili birşey söylerken, ikinci cümlemizde gördüğünüz “the old people” ile sadece binadaki yaşlı kişilerden bahsediyoruz.
“Old people usually walk slowly” = “The old usually walk slowly. “ (yaşlılar yavaş yürür.) (genel olarak yaşlılar)
“The old people in the building are annoyed with the landlord.“
(özel bir grup yaşlı insan) (Binadaki yaşlı kişiler mal sahibine kızmışlardı.)
Aynı şekilde bir başka örneğe bakalım:
“The rich should pay more income tax than the poor..” ( zenginlerin fakirlerden daha fazla gelir vergisi ödemesi gerekir.)
The rich people in the villages do not pay much income tax.” (köylerdeki zengin insanlar fazla gelir vergisi ödemiyorlar.)
Aşağıdaki sıfatlar the ile birlikte belirli bir grubu ifade etmek için kullanılır.
Yaş (age):
“The young are usually keen to travel.” (Gençler seyahate düşkün olurlar.)
“The eldery want to be respected. “ ( İhtiyarlar sayı duyulmak isterler.)
“ The middle-aged worry about their pensions.” (Orta yaşlılar emelilik maaşları ile ilgili kaygılılanıyorlar.”
Fiziksel/Sağlık (Physical/Health):
“These seats are for the disabled.” (Bu yerler özürlüler için )
“There are not enough special schools for the blind in Turkey.” (Türkiye’ de görme özürlüler için yeterince özel okul yok.)
“Some News on TV are broadcast with subtitles for the deaf.” (Televizyondaki bazı haber programları sağırlar için alt yazılı yayın veriyorlar.)
“It is better for the sick to stay at the hospital.” (Hastalar için hastanede kalmaları daha iyidir.)
“After the war, there remained only the dead and the wound.” (Savaştan sonra sadece ölüler ve yaralılar kaldı.”
“The amount of the hunger is increasing rapidly.” (Açların miktarı hızla artıyor.)
“ The living must know the value of the earth.” (Yaşayanlar dünyanın kıymetini bilmeliler. )
Sosyo-ekonomik (Social/Economic)
“Many soup kitchens are opened in Ramadan for the poor.” (Ramazanda fakirler için birçok aşevi açılır.)
“The poor get poorer; the rich get richer.” (Fakirler daha fakirleşiyor, zenginler daha çok zenginleşiyor.)
“ The homeless need help from the government.” (Evsizlerin hükümet yardımına ihtiyacı var.”)
“What can we do to feed the hungry?” (Açları doyurmak için ne yapmalıyız?)
“The strong feel themselves superior to the weak.” (Güçlüler zayıflara göre kendilerini üstün hissederler.)
“The government is trying to find a solution for the unemployed.” (Hükümet işsizler için çözüm bulmaya çalışıyor.)
“The association has opened a new course for the unlettered.” ( Dernek okuma yazma bilmeyenler için yeni bir kurs açtı.”
Uluslar (Nationalities): Bu yapı -ch,-sh,-se,-ss ile biten millet adlarında da kullanılır.
The French (Fransızlar)
The Dutch ( Hollandalılar)
The English (İngilizler)
The Spanish (İspanyollar)
The Chinese (Çinliler)
The Japanese (Japonlar)
The Swiss (İsviçreliler)
Oysa the+sıfat+isim olarak kullanıldığında o sıfatın kapsadığı gruptaki herkesten bahsedilmiyor. “The old “ dediğimizde tüm yaşlılarla ilgili birşey söylerken, ikinci cümlemizde gördüğünüz “the old people” ile sadece binadaki yaşlı kişilerden bahsediyoruz.
“Old people usually walk slowly” = “The old usually walk slowly. “ (yaşlılar yavaş yürür.) (genel olarak yaşlılar)
“The old people in the building are annoyed with the landlord.“
(özel bir grup yaşlı insan) (Binadaki yaşlı kişiler mal sahibine kızmışlardı.)
Aynı şekilde bir başka örneğe bakalım:
“The rich should pay more income tax than the poor..” ( zenginlerin fakirlerden daha fazla gelir vergisi ödemesi gerekir.)
The rich people in the villages do not pay much income tax.” (köylerdeki zengin insanlar fazla gelir vergisi ödemiyorlar.)
Aşağıdaki sıfatlar the ile birlikte belirli bir grubu ifade etmek için kullanılır.
Yaş (age):
“The young are usually keen to travel.” (Gençler seyahate düşkün olurlar.)
“The eldery want to be respected. “ ( İhtiyarlar sayı duyulmak isterler.)
“ The middle-aged worry about their pensions.” (Orta yaşlılar emelilik maaşları ile ilgili kaygılılanıyorlar.”
Fiziksel/Sağlık (Physical/Health):
“These seats are for the disabled.” (Bu yerler özürlüler için )
“There are not enough special schools for the blind in Turkey.” (Türkiye’ de görme özürlüler için yeterince özel okul yok.)
“Some News on TV are broadcast with subtitles for the deaf.” (Televizyondaki bazı haber programları sağırlar için alt yazılı yayın veriyorlar.)
“It is better for the sick to stay at the hospital.” (Hastalar için hastanede kalmaları daha iyidir.)
“After the war, there remained only the dead and the wound.” (Savaştan sonra sadece ölüler ve yaralılar kaldı.”
“The amount of the hunger is increasing rapidly.” (Açların miktarı hızla artıyor.)
“ The living must know the value of the earth.” (Yaşayanlar dünyanın kıymetini bilmeliler. )
Sosyo-ekonomik (Social/Economic)
“Many soup kitchens are opened in Ramadan for the poor.” (Ramazanda fakirler için birçok aşevi açılır.)
“The poor get poorer; the rich get richer.” (Fakirler daha fakirleşiyor, zenginler daha çok zenginleşiyor.)
“ The homeless need help from the government.” (Evsizlerin hükümet yardımına ihtiyacı var.”)
“What can we do to feed the hungry?” (Açları doyurmak için ne yapmalıyız?)
“The strong feel themselves superior to the weak.” (Güçlüler zayıflara göre kendilerini üstün hissederler.)
“The government is trying to find a solution for the unemployed.” (Hükümet işsizler için çözüm bulmaya çalışıyor.)
“The association has opened a new course for the unlettered.” ( Dernek okuma yazma bilmeyenler için yeni bir kurs açtı.”
Uluslar (Nationalities): Bu yapı -ch,-sh,-se,-ss ile biten millet adlarında da kullanılır.
The French (Fransızlar)
The Dutch ( Hollandalılar)
The English (İngilizler)
The Spanish (İspanyollar)
The Chinese (Çinliler)
The Japanese (Japonlar)
The Swiss (İsviçreliler)