anqeL
Paylaşımcı Üye
- Katılım
- 28 Eyl 2023
- Mesajlar
- 1,087
- Tepki
- 86
Botanik Bilgisi: Boyu 30-60 cm civarında her zaman yeşil olan, zambakgiller familyasından çok yıllık bir Afrika bitkisidir. Yaprakları etli ve uzun olup uçlara doğru kılıç gibi sivrileşir, soluk yeşil renkli yapraklarının kenarlarında sivri dikenleri vardır. Kırılmış yaprakları içinde saydam, jelatinimsi bir bitki özü gözükür. Bitkinin tabanı yukarıya doğru çiçek gibi açılan bir gövdeye sahiptir. Burada sivri dikenler, trompet gibi açan çiçekler ve çoğalmayı sağlayan yan dallar bulunur. Çiçek sapı ortadan tek çıkar ve 135 cm ye kadar yükselebilir, bunun ucunda uzun bir çiçek salkımı bulunur. Meyvası çok sayıda çekirdek içeren üçgen şeklinde bir kapsüldür. Yılın büyük kısmında açar. Sarkık çiçekleri sarıdan turuncu ve eflatuna kadar değişen renklerdedir. Amerika ve Japonyada kültür bitkisi olarak yetiştirilmektedir. Aloe arborescens, Aloe barbadensis, Aloe perryi, Aloe vahombe ve Aloe ferrox aloe'nin botanik olarakbenzer türleri olup en değerlisi Aloe barbadensis'dir.
Kokusu-Tadı: Bitki yapraklarının öz suyu kendine has kokulu ve acımsıdır.
Ana Vatanı: Afrika ve özellikle Güney Afrika
Yetiştiği bölgeler: Antalya da Kale(Demre), Güney Afrika, Aden körfezi, Barbados
Tarihçe: M.Ö 1500 yıllarında eski Mısır'da yanık, enfeksiyon ve parazit tedavisinde kullanıldığını, Mısır kraliçesi Kleopatra'nın cildini taze tutmak için aloe vera jeli sürdürdüğünü, Napolyon'un eşi Josephine'in ise ünlüsüt banyosuna kattığını tarihi kayıtlardan öğrenmekteyiz.
Tıbbi Kullanımı
Yararlanılan Kısımları: Yapraklar
Kullanma Şekli: İçten ve dıştan, özsuyu ve jeli
Hazırlanma Biçimi: Taze yapraklar parçalanıp öz suyu çıkartılır.
Aloe jeli denilen sıvı, yaprakların güneşte bekletilerek veya ısıtılması ile elde edilir. Koyu kahve renklijelatinimsi parçalar halindedir. Suda kısmen, alkolde tamamen çözünür. Ağızdan veya yüzeysel olarak kullanılabilir. Aloe konsantre ise Aloe jelinin suyu uzaklaştırılıp dondurularak kurutulmuş şekli olup oral olarak kullanılır. Bir de yine oral olarak kullanılan Aloe Vera latex ürünü elde edilir. Bu aloe'nin suyu buharlaştırılıp alındıktan sonra yapraklarda kalan kısmıdır ve daha ziyade antrakinon türevlerini içerir.Yapışkan, acı, sarı bir sıvıdır. Vücudumuz için gerekli olan 22 amino asitten 20 tanesialoe vera'da bulunmaktadır. Bu aminoasitlerden 7 si, vücudun üretemediği,diyet yolu ile temin edilen 8 adet aminoasit grubundandır. Antrakinon grubundan anti-bakteriyel, aneljezik, anti-fungal, anti-viral olan Aloin ve Emodin içerir. İçeriğindeki saponisler bakteri, mikrop, mantar ve pamukçuğa karşı kuvvetli bir anti-septiktir Bağışıklık sistemini güçlendirici uzun polisakarin zinciri ve anti-viral özellikli Acemannan sayesinde beyaz kan hücrelerini uyararak bağışıklık sistemini düzenler. İltihaplanmayı önleyeyicietken maddeler olan sterolleri (chosterol, campesterol, lupcol, sitesterol) bulundurur. Özellikle Lupcol anti-septik ve ağrı kesiciolarak vücutta çalışır. Aloe vera'da aspirinin ana ham maddesine benzer, iltihaplara karşı etkili, ağrı kesici(analgesic), ateş düşürücü ve kanı sulandırıcı etkileri olan salycylic asit bileşiği vardır. Aloe vera'da sindirimi kolaylaştıranlipaz ve proteaz enzimleri yanı sıra iltihapları yok eden carboxypeptidase enzimini de bulunmaktadır.
Anti-kanser aktivitesi : Kanserli dokuların büyümelerinin engellendiğini gösteren bir çok çalışma yapılmış olup bu özelliklerinden tıbbi bakış tarzı bölümünde daha detaylı olarak bahsedilmektedir.
Anti-virüs aktivitesi: Kızamık, herpes ve HIV e karşı aktivite görülmüştür. Bu etkilerin bir kısmının immün sistemin aktivasyonundan olabileceği düşüncesi de gündemdedir.
Hepatit: Aloe vera hepatit yüzünden hasara uğramış karaciğer hücrelerini tamir eder.
İmmün sistemi: Hücresel Bağışıklık mekanizasındaki T hücrelerini uyarır. Kan hücrelerinde lökosidlerin sentezini arttırır.Direkt kemik iliğine etki eder. makrofaj hücrelerininyabancı cisimleri içerisine alarak yutma ve yok etme faaliyetlerini arttırır. Hücrelere canlılık verir. İnterlökün sentezinin arttırılması sonucunda yabancı maddelere karşı T ve B lenfositlerinin hareketini arttırır.
Kemik erimesi: Gerek kadınlar ve gerekse erkeklerde ki kemik erimelerinde hem kemiklerdeki yıkılmayı engellemekte ve hem de hızlı bir hücre tamiri yaparak aksiyel kemik yoğunluğunu da arttırmaktadır. Daha hızlı bir tedavi için omega 3 ve 9 içeren balık yağı da takviye olarak alınmalıdır.
Kolestrol : Kollestrol LDL yi karaciğere taşıyarak orada yok edilmesini sağlıyan HDL Hücrelerinin oranının arttığı gözlemlenmiştir. Dolayısıyla toplam kollestrol oranında düşme sağlanır.
Kokusu-Tadı: Bitki yapraklarının öz suyu kendine has kokulu ve acımsıdır.
Ana Vatanı: Afrika ve özellikle Güney Afrika
Yetiştiği bölgeler: Antalya da Kale(Demre), Güney Afrika, Aden körfezi, Barbados
Tarihçe: M.Ö 1500 yıllarında eski Mısır'da yanık, enfeksiyon ve parazit tedavisinde kullanıldığını, Mısır kraliçesi Kleopatra'nın cildini taze tutmak için aloe vera jeli sürdürdüğünü, Napolyon'un eşi Josephine'in ise ünlüsüt banyosuna kattığını tarihi kayıtlardan öğrenmekteyiz.
Tıbbi Kullanımı
Yararlanılan Kısımları: Yapraklar
Kullanma Şekli: İçten ve dıştan, özsuyu ve jeli
Hazırlanma Biçimi: Taze yapraklar parçalanıp öz suyu çıkartılır.
Aloe jeli denilen sıvı, yaprakların güneşte bekletilerek veya ısıtılması ile elde edilir. Koyu kahve renklijelatinimsi parçalar halindedir. Suda kısmen, alkolde tamamen çözünür. Ağızdan veya yüzeysel olarak kullanılabilir. Aloe konsantre ise Aloe jelinin suyu uzaklaştırılıp dondurularak kurutulmuş şekli olup oral olarak kullanılır. Bir de yine oral olarak kullanılan Aloe Vera latex ürünü elde edilir. Bu aloe'nin suyu buharlaştırılıp alındıktan sonra yapraklarda kalan kısmıdır ve daha ziyade antrakinon türevlerini içerir.Yapışkan, acı, sarı bir sıvıdır. Vücudumuz için gerekli olan 22 amino asitten 20 tanesialoe vera'da bulunmaktadır. Bu aminoasitlerden 7 si, vücudun üretemediği,diyet yolu ile temin edilen 8 adet aminoasit grubundandır. Antrakinon grubundan anti-bakteriyel, aneljezik, anti-fungal, anti-viral olan Aloin ve Emodin içerir. İçeriğindeki saponisler bakteri, mikrop, mantar ve pamukçuğa karşı kuvvetli bir anti-septiktir Bağışıklık sistemini güçlendirici uzun polisakarin zinciri ve anti-viral özellikli Acemannan sayesinde beyaz kan hücrelerini uyararak bağışıklık sistemini düzenler. İltihaplanmayı önleyeyicietken maddeler olan sterolleri (chosterol, campesterol, lupcol, sitesterol) bulundurur. Özellikle Lupcol anti-septik ve ağrı kesiciolarak vücutta çalışır. Aloe vera'da aspirinin ana ham maddesine benzer, iltihaplara karşı etkili, ağrı kesici(analgesic), ateş düşürücü ve kanı sulandırıcı etkileri olan salycylic asit bileşiği vardır. Aloe vera'da sindirimi kolaylaştıranlipaz ve proteaz enzimleri yanı sıra iltihapları yok eden carboxypeptidase enzimini de bulunmaktadır.
Anti-kanser aktivitesi : Kanserli dokuların büyümelerinin engellendiğini gösteren bir çok çalışma yapılmış olup bu özelliklerinden tıbbi bakış tarzı bölümünde daha detaylı olarak bahsedilmektedir.
Anti-virüs aktivitesi: Kızamık, herpes ve HIV e karşı aktivite görülmüştür. Bu etkilerin bir kısmının immün sistemin aktivasyonundan olabileceği düşüncesi de gündemdedir.
Hepatit: Aloe vera hepatit yüzünden hasara uğramış karaciğer hücrelerini tamir eder.
İmmün sistemi: Hücresel Bağışıklık mekanizasındaki T hücrelerini uyarır. Kan hücrelerinde lökosidlerin sentezini arttırır.Direkt kemik iliğine etki eder. makrofaj hücrelerininyabancı cisimleri içerisine alarak yutma ve yok etme faaliyetlerini arttırır. Hücrelere canlılık verir. İnterlökün sentezinin arttırılması sonucunda yabancı maddelere karşı T ve B lenfositlerinin hareketini arttırır.
Kemik erimesi: Gerek kadınlar ve gerekse erkeklerde ki kemik erimelerinde hem kemiklerdeki yıkılmayı engellemekte ve hem de hızlı bir hücre tamiri yaparak aksiyel kemik yoğunluğunu da arttırmaktadır. Daha hızlı bir tedavi için omega 3 ve 9 içeren balık yağı da takviye olarak alınmalıdır.
Kolestrol : Kollestrol LDL yi karaciğere taşıyarak orada yok edilmesini sağlıyan HDL Hücrelerinin oranının arttığı gözlemlenmiştir. Dolayısıyla toplam kollestrol oranında düşme sağlanır.