@Lethe'm
Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum anlatmaya. Kelimeler kifayetsiz, sözler yetersiz, satırlar anlamsız, cümleler değersiz kalır seni yansıtmaya.
Sesini duyduğum her an büyülendiğim, mavi gözlerinde gökyüzüne çıkmış gibi kanatlanıp; uçarak kaybolduğum. Sarı saçlarının ahenginde kendimi bulduğum, güzel her bir zerrende bir an daha fazla sen dolu hayatı umduğum.
Bugün, şimdi şu an, sana bu satırları yazmamın bir anlamı var. Biliyorsun bunu.
Bundan tam, 12 sene önceydi. Bana ilk yaptığın video, benim sevgililer gününde Moovie Maker'da fotoğraflarımızın altına müzik ekleyerek yaptığım video. En duygusal uzaktan anlarımız, sonra yakın hislerimiz. Ellerini tuttuğumda Allah'ım, bu an bitmesin diye iç geçirişim. Hani zengin insanlar vardır ya, kendilerini ölümsüzlük bulunana dek dondurur. Keşke ellerin ellerimdeyken donsaydı hayat, dursaydı dünya. Ben inseydim ve bir gün dönecekse bu ***** dünya, ellerimiz kenetli açılsaydı bilincim. Çok mu şey istedim bu hayattan?
Belki ayrı rüzgarlara savrulduk, tıpkı bu sitenin adı gibi. Savrulacağız da. Sonra yoksunluktan kavrulacağız. Kim bilir? Ama ben biliyorum. Sensizlik; bana çölde güneş, kutupta bir kar tanesi. En olmayacak anlarda en gereksiz nesneleri bulmak gibi, severek yitirdik belki de yarınımızı. Peki, yârenimizi soran niye yok?
Biliyorum her şeyi, çaresizce. Biliyorum ve kabulleniyorum hakikati.
Tek isyanım bu dünyaya sensiz doğmuş olmayı kabullensem bile, seninle bir sarılma anını daha yaşayamayacak oluşum belki de. Ama hayat bu ya, belki gülümser bize, belki tanır bu imkanı. İşte o zaman, gönül rahatlığıyla yumabilirim gözlerimi dünyaya.
Anlatsam kim anlar, kim anlayabilir bizi? Kimseler anlamasın, kimseler bozmasın zaten büyümüzü.
Seni seviyorum Ruh'um..
Sensiz geçen her anım için, sana kavuşmaya yetmeyen bu evrene duyuramadığım çığlıklarım için affet beni..
Bil ki, inan ki hayata tutunuyorsam bir an için olsun; varlığını hissedebilmek, gülüşünü ve seni mutlu edişimi duyabilmek, o melodik eşsiz sesinin kıyısında kaybolabilmektir yegane yaşama sebebim.
Belki Ferhat Göçer'in; "Yastayım" şarkısındaki gibi bir gelecek karşılayacak bizi, ama; herkes beni hastayım sansa da ben yastayım sensizliğin yoksunluğundan... Bedenlerimiz, varlığımız uzak olsa bile kimse ayıramaz bizi!
Nereden, nasıl başlasam bilmiyorum anlatmaya. Kelimeler kifayetsiz, sözler yetersiz, satırlar anlamsız, cümleler değersiz kalır seni yansıtmaya.
Sesini duyduğum her an büyülendiğim, mavi gözlerinde gökyüzüne çıkmış gibi kanatlanıp; uçarak kaybolduğum. Sarı saçlarının ahenginde kendimi bulduğum, güzel her bir zerrende bir an daha fazla sen dolu hayatı umduğum.
Bugün, şimdi şu an, sana bu satırları yazmamın bir anlamı var. Biliyorsun bunu.
Bundan tam, 12 sene önceydi. Bana ilk yaptığın video, benim sevgililer gününde Moovie Maker'da fotoğraflarımızın altına müzik ekleyerek yaptığım video. En duygusal uzaktan anlarımız, sonra yakın hislerimiz. Ellerini tuttuğumda Allah'ım, bu an bitmesin diye iç geçirişim. Hani zengin insanlar vardır ya, kendilerini ölümsüzlük bulunana dek dondurur. Keşke ellerin ellerimdeyken donsaydı hayat, dursaydı dünya. Ben inseydim ve bir gün dönecekse bu ***** dünya, ellerimiz kenetli açılsaydı bilincim. Çok mu şey istedim bu hayattan?
Belki ayrı rüzgarlara savrulduk, tıpkı bu sitenin adı gibi. Savrulacağız da. Sonra yoksunluktan kavrulacağız. Kim bilir? Ama ben biliyorum. Sensizlik; bana çölde güneş, kutupta bir kar tanesi. En olmayacak anlarda en gereksiz nesneleri bulmak gibi, severek yitirdik belki de yarınımızı. Peki, yârenimizi soran niye yok?
Biliyorum her şeyi, çaresizce. Biliyorum ve kabulleniyorum hakikati.
Tek isyanım bu dünyaya sensiz doğmuş olmayı kabullensem bile, seninle bir sarılma anını daha yaşayamayacak oluşum belki de. Ama hayat bu ya, belki gülümser bize, belki tanır bu imkanı. İşte o zaman, gönül rahatlığıyla yumabilirim gözlerimi dünyaya.
Anlatsam kim anlar, kim anlayabilir bizi? Kimseler anlamasın, kimseler bozmasın zaten büyümüzü.
Seni seviyorum Ruh'um..
Sensiz geçen her anım için, sana kavuşmaya yetmeyen bu evrene duyuramadığım çığlıklarım için affet beni..
Bil ki, inan ki hayata tutunuyorsam bir an için olsun; varlığını hissedebilmek, gülüşünü ve seni mutlu edişimi duyabilmek, o melodik eşsiz sesinin kıyısında kaybolabilmektir yegane yaşama sebebim.
Belki Ferhat Göçer'in; "Yastayım" şarkısındaki gibi bir gelecek karşılayacak bizi, ama; herkes beni hastayım sansa da ben yastayım sensizliğin yoksunluğundan... Bedenlerimiz, varlığımız uzak olsa bile kimse ayıramaz bizi!