Atasözleri Ve Anlamları (A-Z)

Konu Sahibi
Asrevya

Asrevya

Paylaşımcı Üye
Katılım
30 Eyl 2023
Mesajlar
1,532
Tepki
43
V

Vakit nakittir: Zaman çok değerlidir, boşa harcanmamalıdır.

Vakitsiz öten horozun başını keserler: Her söz yerinde ve zamanında söylenmelidir, zamansız ve yersiz söylenen sözler büyük zararlara yol açabilir.

Var evi kerem evi, yok evi verem (elem) evi: Varlıklı ailenin durumu konuk ağırlamaya, gereken yerlere yardım etmeye, armağanlar vermeye elverişlidir; yoksul ailenin evinde sıkıntı ve dertten başka bir şey bulunmaz.

Vardığın yer körse, sen de bir gözünü kapa: Girdiğin çevrede rahat etmek istiyorsan sana ters gelse bile çevrene uyum sağlamalısın.

Varlığa darlık olmaz: Zengin olanın gücü her şeye yeter.

Varsa (var mı) pulun herkes kulun; yoksa (yok mu) pulun dardır yolun: Zengin olana herkes hizmet eder, fakir olana ise kimse yüz vermez.

Vasiyet ölüm getirmez: Üzülecek bir durum meydana gelirse ne yapılacağını şimdiden kararlaştırmak o üzücü durumun gelmesine yol açmaz.

Veren el, alandan üstündür: Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.

Veren eli herkes öper: Yardımını esirgemeyen, eli açık olan kimseye herkes saygı gösterir.

Vermeyince (vermemiş) Mabut, neylesin Sultan Mahmut: Tanrı, rahat bir yaşam veya yetenek kısmet etmemişse kulun elinden bir şey gelmez.

Vücut kocar, gönül kocamaz: Kişi ihtiyarlar ama gönlü taze kalır, sevgisi eksilmez.
 
Konu Sahibi
Asrevya

Asrevya

Paylaşımcı Üye
Katılım
30 Eyl 2023
Mesajlar
1,532
Tepki
43
Y

Yabancı koyun kenara yatar = Yabancı kuşun başı kanadı altında olur: Bir topluluğa yeni katılan kimseyi çevresi hemen aralarına almaz, o yüzden bir süre yabancılık çeker, onlardan uzak durur.

Yağına kıymayan çöreğini yoz (kuru) yer: Bir iş için gerektiği kadar fedakârlıkta bulunmayan kişi sonucun kusurlarını hoş görmelidir.

Yağmur yağsın da varsın kerpiççi ağlasın: Yağmurdan yararlanacakların sayısı zarar göreceklerden daha fazladır, yeter ki yağmur yağsın.

Ya işten artar ya dişten: Para biriktirmek için çok çalışmak ya da savurgan olamamak gerekir.

Zenginin sermayesi kasasında, âlimin sermayesi kafasında: Zengin kişinin zenginliği parasıdır, her işini parayla kolayca yaptırır; bilgin kişinin zenginliği ise kafasındaki bilgisidir, düşüncesidir.

Yakın (hayırlı) dost (komşu) uzak (hayırsız) hısımdan (akrabadan) yeğdir (iyidir): İlgi ve iyiliklerini görmekte olduğumuz komşu ve dostlarımız, hiçbir ilgisini görmediğimiz akrabalarımızdan bize daha yakındır.

Zorla güzellik olmaz: 1. Kişiye, beğenmediği şey zorla beğendirilemez. 2. Bir iş insana zor kullanılarak yaptırılamaz.

Yalancının evi yanmış, kimse inanmamış: Yalan söylemeyi huy edinen kimsenin sözlerine, gerçeği söylediği zaman bile inanılmaz.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar: Söylenen söz yalansa durum çok geçmeden anlaşılır.

Yalnız kalanı kurt yer: Yardımcısı bulunmayan kişi, kendini tehlikeden koruyamaz.

Yalnız öküz çifte (boyunduruğa) koşulmaz: İki kişi ile yapılması gereken bir işi tek kişi ile yapmaya kalkışmak yanlıştır.

Yalnız taş, duvar olmaz: Nasıl bir tek taş ile duvar örülmezse insan da tek başına önemli bir işi başaramaz, başkalarıyla ilişki kurmak, işbirliği yapmak zorundadır.

Yalnızlık, Allah’a mahsustur (yaraşır): İnsan ancak toplumsal dayanışma ve iş bölümü içinde rahat ve huzurlu yaşayabilir.

Yanık yerin otu tez biter: Kişinin yüreğini yakan acı, az zaman sonra küllenir; yerini yeni ve neşeli duygulara bırakır.

Yanlış hesap Bağdat’tan döner: Ortaya çıkan bir yanlışlık çok geç de olsa düzeltilebilir.

Yanlış da bir nakış: Düzgün işler arasında yapılan bir yanlış, bazen tekdüzeliği giderir ve o işe süs, renk katar.

Yanmış harmanın öşrü alınmaz: Önce verimli iken kazaya uğramış olan şeyden, artık gelir, verim beklenmez.

Yapı taşı, yapıdan (yerde) kalmaz: Değerli kimse boşta kalmaz, kendisine iş verilir.

Yâr (dost) beni ansın bir koz ile, o da çürük çıksın: Bir dostun verdiği armağan küçük ve değersiz olsa bile verilen kişinin hatırlandığını göstermesi bakımından çok değerlidir.

Yar, yakıldığı gün tozar: Bir felaket meydana geldiği anda büyük bir tepki ve panik yaratır, daha sonra durumun eski ağırlığı kalmaz.

Yara sıcakken sarılır: Bir acıyı dindirmek için gereken yardım hemen yapılmalıdır.

Yaralı kuşa kurşun sıkılmaz: Birinin düşkünlüğünden yararlanarak ondan öç almak doğru değildir.

Yarası olan gocunur (gocunsun): Bir işte sorumlu aranırken kusuru olan kimse telaşa düşer.

Yarım elma, gönül (hatır) alma: Armağan küçük de olsa gönül almaya yeter.

Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder: Bir iş, uzmanına değil de o işten anlamayana yaptırılırsa istenilen değil, ters bir sonuç elde edilir.

Yarınki kazdan bugünkü tavuk (yumurta) yeğdir: Sağlanmış bir kazanç beklenen, umulan daha büyük bir kazanca feda edilemez.

Yaş kesen baş keser: Çeşit çeşit yararları olan ağacı sadece odun sağlamak için kesen insan canına kıymış gibi büyük bir suç işlemiş olur.

Yaş yetmiş iş bitmiş: Yaşı ilerlemiş insandan fayda beklenmez.

Yaşı at pazarında sorarlar: Akıllı olmanın yaşla ilgisi yoktur, bazı küçükler büyüklerden daha akıllı olabilir.

Yaşın arasında (yanında) kuru da yanar: Beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler yanında suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar.

Yatan (yatar) aslandan (kurttan), gezen (yeler) tilki yeğdir (iyidir):1. Az güçlü olup çalışan, çok güçlü olup çalışmayandan daha başarılı olur. 2. Soylu, güçlü olmadıkları hâlde geçimlerini sağlamak için çalışanlar soylu, güçlü olup da tembel tembel oturanlara yeğlenirler.

Yatanın yürüyene borcu var: 1. Çalışmayanın sürekli olarak çalışana borcu vardır. 2. Çalışmayarak bir şeyden yararlanan kişi, bu kolaylığı, çalışıp o şeyi meydana getirene borçludur.

Yavaş atın tekmesi yavuz olur: Yumuşak huylu kimseler öfkelendiklerinde aşırı davranışlarda bulunurlar.

Yavaş tükürüğün sakala zararı var: Sert davranmak gereken durumlarda gevşek davranan kişi bu tutumunun zararını görür.

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır: Biri, suçunu zarar verdiği kimseye yüklediğinde söylenen bir söz.

Yaz yalan, kış gerçek: Yazın yaşama koşulları kolay kışın zordur, tıpkı bunun gibi bazı olaylar önem vermeye değmez ama bazı olaylar çok dikkatli ve özenli olmamızı gerektirir.

Yaza çıkardık danayı, beğenmez oldu anayı: Yetiştirdiğimiz, büyüttüğümüz gençler, bizi beğenmezler.

Yazın başı pişenin, kışın aşı pişer: 1. Yazın güneş altında çalışan, ailesinin kışlık ihtiyacını kazanır. 2. gençliğinde çok çalışıp varlık edinen hastalığında veya ihtiyarlığında rahat eder.

Yazın çalışan, kışın gülüşür: Yazın çalışan kışın rahat eder.

Yazın gölge hoş, kışın çuval boş: 1. Yazın keyifli yerlerde tembel tembel oturan kışın yiyecek bulamaz. 2. Gençliğinde kazanç peşinde koşmayıp zevke dalan hastalığında veya ihtiyarlığında perişan olur.

Yazın sıcakta terleyen, kışın soğukta üşümez: Yazın çalışan kışın rahat eder.

Yazın yorulmayan, kışın kurulmaz: Yazın çalışmayan kışın rahat edemez.

Yel gibi gelen sel gibi gider: Emek vermeden ele geçen para kısa zamanda çarçur olur gider.

Yel kayadan ne koparır (alır, anlar, aparır): Sağlam karakterli kişiler, sağlam temele dayanan işler önemsiz etkilerle sarsılmaz.

Yemeyenin malını yerler: Pintinin yemeye kıyamayarak biriktirdiği malı, sağlığında gücünün yetmediği kişiler, öldükten sonra da mirasçıları bol bol yerler.

Yeni dosttan vefa gelmez: Aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir.

Yenice eleğim, seni nerelere asayım? Kişi, elde ettiği yeni ve güzel bir şeyi örselememek için büyük özen gösterir.

Yenik pehlivan güreşten bıkmaz: Başarılı olmak için yaptığın işi iyi bilmek yetmez hırslı olmak da gerekir.

Yerdeki yüze basılmaz (kimse basmaz): Alçak gönüllü olanları kimse hor görmez, herkes onları korur.

Yerdiğin oğlan yer tutar: Bugün beğenmediğiniz, kendisinde yetenek bulmadığınız çocuğun zamanla bilgisi, görgüsü artar, toplumda önemli bir yeri olur.

Yerini bilmeyen, yılda bir kat urba eskitir: Hangi alanda çalışabileceğini önceden iyi kestirememiş olan kişi sık sık yer ve iş değiştirme yüzünden hayli zarar görür.

Yersen kap açık, yemezsen kapı açık: Sabırlı ol, katlan ve kararını ona göre ver.

Yılan sokan uyumuş, aç kalan uyumamış: Yoksulluk, açlık acıların en dayanılmazıdır.

Yılana yumuşak diye el sunma: Kişi, yumuşak huylu görünen herkese aldanmamalı, daima tehlikeli bir durumla karşılaşabileceğini düşünmelidir.

Yılanın başı küçükken ezilir: Büyüyeceği belli olan her tehlike daha en başta önlenmeli, düşman güçlenip büyük zarar verecek duruma gelmeden tedbir alınmalıdır.

Yılın eksiğini nisan getirir, nisanın eksiğini yıl getirmez: En verimli zaman olan nisan ayında hava koşulları uygunsa bütün bir yılın olumsuz etkilerini giderir, tam verim alınır ama bunun tersi olur da nisan ayı uygun hava koşullarında geçmezse verilen emeklerin karşılığı alınamaz.

Yiğidim yiğit olsun da yerim çalı dibi olsun: Kadının kocasının fakir olması önemli değildir, yeter ki aile sorumluluklarını yerine getirsin.

Yiğit bin yaşar, fırsat bir düşer: Kişiye ömrü boyunca ancak bir kez çok önemli bir iş yapma fırsatı geçer, bu fırsatı kaçırmamalıdır.

Yiğit meydanda belli olur: Sözle atıp tutmak kolaydır, asıl marifet, işbaşında kendini göstermektir.

Yoksul, ata binse selam almaz: Yoksul kimse geçici olarak bile iyi bir duruma gelse herkese yüksekten bakar, kimseye selam bile vermez olur.

Yol bilen kervana katılmaz: Bir işi kendi başına yapabilecek olan başkalarının yardımına gerek duymaz.

Yularsız ata binilmez: Kurallara bağlı olmayan işin başına geçmek doğru değildir.

Yumurtadan çıkan yine yumurta çıkarır: Her canlı soyuna çeker, soyunun özelliklerini taşır.

Yumurtlayan tavuk bağırgan olur: Çalışkan ve verimli kişi kendini göstermek ve yaptığı yararlı işi herkese duyurmak için sesini yükseltir.

Yuvarlanan taş yosun tutmaz: Sürekli olarak iş değiştiren bir kimse başarı kazanamaz.

Yuvayı dişi kuş yapar: Evin kadını anlayışlı, idareci ve tutumlu olursa ancak o zaman evde dirlik düzenlik sağlanır.

Yüzü güzel olanın huyu (da) güzel olur: İnsanın yüzü, içinin aynasıdır, güler yüz hoşgörülü, iyi niyetli, uyuşma eğilimli, temiz yürekli kişilerde bulunur; içinde kötülük bulunan kişinin duyguları da yüzüne vurur, kendisini çirkinleştirir.
 
Konu Sahibi
Asrevya

Asrevya

Paylaşımcı Üye
Katılım
30 Eyl 2023
Mesajlar
1,532
Tepki
43
Z

Zahmetsiz rahmet olmaz: Sıkıntı, güçlük çekmeden iyi ve güzel işler başarılamaz.

Zaman sana uymazsa sen zamana uy: Yaşadığın zamanın koşulları ve çevrendekilerin davranışları senin tutumuna uygun değilse sen onlara uymalısın.

Zararın neresinden dönülse kârdır: Sürüp giden zararlı bir işten ne kadar erken vazgeçersek daha sonra uğrayacağımız zararı o kadar azaltmış oluruz.

Zayi olan koyunun kuyruğu büyük olur: Elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür.

Zemheride sür de çalı sür: İyi verim alabilmek için üstünkörü olsa bile tarlayı zemheride sürmek gerekir.

Zemheride yoğurt isteyen cebinde bir inek taşır: Gerçekleşmesi güç bir şey isteyen kimse isteğini gerçekleştirecek çareyi kendisi bulmak zorundadır.

Zengin arabasını dağdan aşırır, züğürt (fakir) ovada yolunu şaşırır: Zengin, para gücüyle güçlükleri yenerken yoksul, parasızlık yüzünden en kolay işi bile başaramaz.

Zengin kesesini döver, züğürt dizini: Bir iş yapılacağı zaman zengin “işte para” diye kesesini döver, fakirse yapmak istediği işi parasızlık yüzünden yapamayacağı için dizini döver.

Zenginin horozu bile yumurtlar: Paralı kişi başarılı olunamayacak sanılan işlerden bile kâr sağlama yolunu bulur.

Zenginin malı züğürdün çenesini yorar: Fakir insanlar, zenginlerin mallarından bahsedip dururlar. Ancak bu konuşma onların çenesini yormaktan başka bir işe yaramaz.

Zenginin sermayesi kasasında, âlimin sermayesi kafasında: Zengin kişinin zenginliği parasıdır, her işini parayla kolayca yaptırır; bilgin kişinin zenginliği ise kafasındaki bilgisidir, düşüncesidir.

Zeyrek kuş iki ayağından tutulur: İşini hile ile yürüten kimse sonunda yakayı ele verir.

Zırva tevil götürmez: Saçma olan bir düşünceyi döndürme, çevirme yolu ile savunmaya kalkışanlara söylenen bir söz.

Zor kapıdan girerse, şeriat bacadan çıkar: Zorbalığın hüküm sürdüğü yerde din kuralları, kanun emirleri yürümez.

Zor oyunu bozar: Hileyle hazırlanan bir düzenin güç kullanılarak üstesinden gelinebilir.

Zora, beylerin borcu var: Zor kullanan kişilerin istediğini en güçlü kimseler bile verirler.

Zora dağlar dayanmaz: Zor kullanan kişilere çok güçlü sanılan kimseler bile boyun eğer.

Zorla güzellik olmaz: 1. Kişiye, beğenmediği şey zorla beğendirilemez. 2. Bir iş insana zor kullanılarak yaptırılamaz.

Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına: Rastgele yapılan plansız işlerde yöntem, kural aranmaz.

Züğürt bezirgân eski defterleri karıştırır (yoklar): 1. Tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir. 2. Vaktiyle önemli işler yapmış olanlar, düşkünlüklerinde eski durumlarını anarak, anlatarak avunmaya çalışırlar.

Züğürt olup düşmektense uyuz olup kaşınmak yeğdir: Uyuz olup kaşınmak insanı çok rahatsız eder ama fakirlikten dolayı ne yapacağını düşünmek daha çok rahatsız eder.

Züğürtlük, zadeliği bozar: Soylu kimse fakirleşince soyluluğu unutulur.

Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü: Daha önce iyi bir durumda olan kişi bu konumunu kaybettiğinde uygun olmayan, yersiz davranışlarda bulunur.
 

Şu anda bu konu'yu okuyan kullanıcılar

Benzer konular

Üst